Modern dünyada ilişkiler baş döndürücü bir hızla başlıyor ve çoğu zaman aynı hızla son buluyor. Bağ kurmak yerine strateji üretmeye, anlamaya çalışmak yerine etkileşim almak için iletişim kurmaya yönelen bir ilişki biçimi giderek yaygınlaşıyor. Bu da samimiyeti zedeliyor, yüzeyselleşmiş bağlarla gerçek iletişim ihtiyacının üstünü örtüyor.
Sürekli çevrimiçi olmak, sanıldığı kadar “birlikte” olmayı sağlamıyor. Dijital dünyanın bağlantı olanakları artarken, kişiler arası duygusal bağlar hızla kopabiliyor. Acıbadem Kartal Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Aycan Koç, günümüz ilişkilerini sarsan bu tabloya dikkat çekerek, özellikle genç kuşaklarda ilişkilerin neden sürdürülebilir olamadığını 6 temel hata üzerinden açıklıyor.
Günümüzde insanlar sorunlarını ifade ederken çoğu zaman karşısındakini yargılayarak konuşuyor. “Bu davranış beni üzüyor” demek yerine “Sen zaten hep böylesin” gibi kalıplar tercih ediliyor. Bu da iletişimi çözüm odaklı değil, savunma alanı hâline getiriyor. Koç’a göre, sürekli eleştirilen bir kişi zamanla kendini yetersiz ve değersiz hissederken, bu durum ilişkiyi yıpratıyor. Sağlıklı iletişim, suçlamak değil paylaşmakla mümkün.
İletişimsizlik bir tür mesafe koymadır. “Konuşacak bir şeyim yok” ya da “Zaten beni anlamıyorsun” gibi cümlelerin ardında çoğunlukla çözüm değil, kaçınma vardır. Bu sessizlikler giderek büyür, sorunları derinleştirir ve bağın zayıflamasına neden olur. Duygular konuşulmadıkça, ilişki nefes alamaz.
Partnerini kalabalık ortamlarda alaya almak ya da ima yoluyla eleştirmek, ilişki güvenini doğrudan hedef alır. En kırıcı olanıysa, ardından “Şakaydı” diyerek karşı tarafı suçlamaktır. İlişkilerde sevgi kadar saygı da temel bir ihtiyaçtır. Saygı yitirildiğinde, birlikte yaşanan her an güvensizliğe dönüşebilir.
İlişkiler değişim ister. “Beni böyle kabul et” cümlesi çoğu zaman gelişime kapalı bir yapının ifadesidir. Oysa sağlam ilişkiler, iki kişinin de zaman içinde birlikte evrilmesiyle güçlenir. Değişmeyen yapılar, ilişki dinamiklerini tıkayabilir ve zamanla bağları kopartabilir.
“Seviyorsa zaten anlar”, “Ben söylemeden anlamalı” gibi düşünceler, ilişkide büyük hayal kırıklıklarına yol açabilir. Açık iletişim olmadan, empati gelişmez. Hislerin görünür olması, ilişkinin sağlam zeminde ilerlemesi için şarttır. Sessizlik, romantizm değil; çoğu zaman uzaklaşmanın habercisidir.
Sosyal medya, artık yalnızca tanışma aracı değil, ilişkilerin kaderini de belirleyen bir alan. Her sorun karşısında “yerine yenisi bulunabilir” algısı, ilişkilerin sabırla değil, hızla tüketilmesine neden oluyor. Paylaşılmayan ya da geç cevap verilen bir mesaj bile, güven duygusunu sarsabiliyor. Koç’un ifadesiyle; bir ilişkinin değeri dışarıdan nasıl göründüğüyle değil, birlikte geçirilen anların içtenliğiyle anlaşılır.
Modern çağda insanlar, görünürlüğe ve performansa odaklı ilişkiler kuruyor. Ancak gerçek bağ, ancak içten bir iletişimle ve sabırla kurulabilir. İlişkiler taktiklerle değil, samimiyetle yürür. Sağlıklı bir bağ için eleştirmeyi değil dinlemeyi, susmayı değil paylaşmayı, kendini saklamayı değil açıkça ifade etmeyi öğrenmek gerekiyor.
Kaynak: Bihaber.TR
Türkiye ve dünya gündemindeki sıcak gelişmeleri okuyucularına tarafsız ulaştırmayı hizmet kabul eden haber platformu.