“Hocam, ekmeği tamamen bıraktım ama tartı bir türlü kıpırdamıyor!”
Bu cümleyi o kadar sık duyuyorum ki artık bir refleksle gülümsüyorum. Çünkü bu şikâyetin altında genellikle sadece kilo verme sürecinin değil, beslenmeye dair bazı yanlış inanışların da yattığını biliyorum.
Özellikle son yıllarda “ekmek yemezsen zayıflarsın” inancı yaygınlaştı. Ekmek, birçok kişi için kilo alımının başlıca sorumlusu ilan edildi. Oysa konu o kadar basit değil. Şimdi bu yazıda birlikte ekmeği, karbonhidratları, metabolizmamızı ve sürdürülebilir beslenmeyi konuşalım. Belki de sorunun nerede olduğunu beraberce buluruz, ne dersiniz?
Ekmek, özellikle beyaz unla yapılan türleriyle, yüksek glisemik indeksli yani kan şekerini hızla yükselten bir besindir. Ancak her ekmek zararlı değildir. Tam buğday, çavdar, siyez, karabuğday, yulaf gibi tam tahıllı ekmekler liften zengindir, tokluk sağlar ve kan şekeri dengesi üzerinde daha olumlu etkiler bırakır.
Kilo alma ya da verememe konusu sadece ekmeğe bağlanamaz. Günlük enerji dengesi, yaktığımızdan fazla enerji alıp almadığımızla ilgilidir. Yani kalori fazlası ister ekmekten gelsin ister meyveden, fark etmeksizin kilo alımına neden olabilir.
Ekmek yememek, tek başına karbonhidrat tüketmediğiniz anlamına gelmez. Birçok kişi ekmeği bırakınca yerine başka şeyler koyar:
Burada asıl mesele, toplam enerji alımı ve karbonhidratın kalitesiyle ilgilidir. Ekmek yememek, otomatik olarak zayıflamayı getirmez. Çünkü vücut aldığınız kalorinin kaynağını değil, miktarını önemser.
Hayır! Ekmek, karbonhidrat kaynaklarından sadece biridir. İşte hayatımızda sıkça karşılaştığımız diğer karbonhidrat kaynakları:
Kısacası, sadece ekmeği kesip diğerlerini hesaba katmadan kilo beklemek, arabayı itmeden maraton koşmaya benzer.
Ekmek özellikle bizim kültürümüzde önemli bir yer tutar. Kahvaltının vazgeçilmezidir, çorbanın yoldaşıdır, zeytinyağlıların yanına çok yakışır.
Kısa vadede ekmek bırakmakla hızlıca kilo verilebilir gibi görünse de, bu durum genellikle su kaybı ve kas yıkımına bağlıdır. Çünkü karbonhidratlar su tutar. Ekmek ya da karbonhidratı kestiğinizde su gider, tartı sizi kandırır. Ama uzun vadede bu sürdürülemez. Peki neden?
Yani, sürdürülemez diyet = sürdürülemeyen sonuç.
Şimdi asıl meseleye gelelim: Ekmekle barışmak mümkün mü? Elbette mümkün! İşte bazı öneriler:
Karbonhidratı şeytanlaştırmak çözüm değil. Tam tersi, onunla sağlıklı bir ilişki kurmak gerekir. Vücudumuzun enerji kaynağı olan karbonhidratları doğru kaynaklardan, uygun miktarda aldığımızda, hem kilo yönetimi kolaylaşır hem de sürdürülebilir bir yaşam kurarız.
“Karbonhidratsız besleniyorum, ama hâlâ kilo veremiyorum” diyen biri çoğunlukla ya toplam kalorisini farkında olmadan fazla alıyordur ya da hareket düzeyi düşüktür. Belki de stres, uyku düzeni ya da hormonal dengesizlik gibi başka etkenler süreci etkiliyordur.
Ekmek yememek yetmez çünkü beden bir bütün olarak çalışır. İşte göz ardı edilen bazı faktörler:
Yani sadece “ne yediğiniz” değil, “nasıl yaşadığınız” da kilonuzu belirler.
Kilo vermek; tek bir besini suçlamakla, onu hayatımızdan çıkarmakla ya da sihirli çözümlerle gerçekleşmez. Gerçekçi olmak, vücudu anlamak ve sürdürülebilir alışkanlıklar geliştirmek gerekir.
Ekmek; doğru türde, doğru miktarda tüketildiğinde sağlıklı bir beslenme düzeninin doğal bir parçasıdır. Asıl mesele ekmeği değil, fazlayı bırakmakta.
Kısacası; ekmeksiz hayat belki birkaç kilo verdirir ama sizi ne mutlu eder ne de kalıcı başarıya ulaştırır. Gelin birlikte bedenimize kulak verelim, dengeyi kuralım, ekmekle barışalım.
Dyt. Melina Ezgi Tosun
Kaynak: Bihaber.TR köşe yazarı Melina Ezgi Tosun
Türkiye ve dünya gündemindeki sıcak gelişmeleri okuyucularına tarafsız ulaştırmayı hizmet kabul eden haber platformu.