Son yıllarda beslenme dünyasında adını daha sık duymaya başladığımız kelimelerden biri: “Nutrifermentasyon.” Peki bu ne demek? Fermente gıdaların sağlık üzerindeki etkilerini duymuş olabilirsiniz; yoğurt, kefir, turşu derken market raflarında bu ürünlerin “probiyotik”, “doğal mayalı” etiketleriyle süslenmesi de sizi cezbetmiş olabilir. İşte “nutrifermentasyon”, geleneksel fermantasyon yöntemlerinin modern beslenme bilimiyle harmanlanması anlamına geliyor. Yani hem eski bilgiyi hem de yeni bilimsel verileri birleştiren bir yaklaşımdan söz ediyoruz.
Bu yazımda, fermente gıdaların beslenmedeki rolünü, “nutrifermentasyon”un ne olduğunu, hangi ürünlerin bu kapsama girdiğini ve bu konudaki bilimsel gerçekleri konuşacağız. Yani yalnızca moda olduğu için değil, gerçekten sağlığımıza etkisi var mı, varsa ne yönde, bunu değerlendireceğiz.
Fermantasyon, aslında oldukça eski bir süreç. İnsanlık tarihi boyunca yiyecekleri daha uzun süre saklamak, lezzetlerini artırmak ve bazı durumlarda sindirimi kolaylaştırmak için kullanılmış bir yöntem. Bugün bilimsel olarak şöyle tanımlanıyor:
👉 Fermantasyon, mikroorganizmaların – yani bakteri, maya ve küflerin – şekerleri ve diğer karbonhidratları enzimler yardımıyla daha basit maddelere (alkol, asit, gaz vb.) dönüştürmesi sürecidir.
Bu süreç sonucunda ortaya çıkan gıdalar sadece daha dayanıklı değil, aynı zamanda sindirim sistemi dostu ve zengin içeriklidir.
“Nutrifermentasyon” kelimesi, beslenme (nutrition) ve fermantasyon (fermentation) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş. Amaç, fermente gıdaların yalnızca kültürel gelenekler içinde değil, bilimsel dayanaklarla beslenme düzenine entegre edilmesini sağlamaktır.
Bu yeni kavram; sadece turşu kurmak, evde yoğurt yapmak değil, aynı zamanda bu süreçte hangi mikroorganizmaların kullanıldığı, probiyotiklerin canlı kalma oranı, gıdanın besin değerinde neler değiştiği gibi detaylara da bakıyor.
Kısacası “nutrifermentasyon”, fermente gıdaları sadece geleneksel yöntemle hazırlamak değil; bilimsel bir gözle değerlendirmek, optimize etmek ve etkilerini anlamaya çalışmak anlamına geliyor.
Hepimizin aşina olduğu fermente gıdaların bazıları şunlardır:
Modern mutfakta ise bu listeye artık probiyotik katkılı atıştırmalıklar, yoğurtlu barlar, kombuchalı smoothie’ler ve daha fazlası ekleniyor.
İşte burada nutrifermentasyonun kalbi atmaya başlıyor. Çünkü sadece turşunun ekşimesi, yoğurdun katılaşması değil; bu süreçte meydana gelen kimyasal değişimler ve mikrobiyal yaşam, besin değerini değiştiriyor.
🧪 Fermentasyon sırasında şu gelişmeler yaşanır:
Bilimsel veriler, fermente gıdaların sağlık üzerinde çok yönlü etkileri olduğunu gösteriyor:
Fermente gıdalar, probiyotik bakteriler içerir. Bu bakteriler bağırsak florasını destekleyerek sindirimi kolaylaştırır, bağışıklık sistemini güçlendirir ve bağırsak geçirgenliğini azaltabilir.
Yapılan çalışmalarda, yoğurt ve kefir gibi fermente ürünlerin, disbiyozis (zararlı bakterilerin baskın hale gelmesi) durumunda denge sağlayabileceği gösterilmiştir.
Bağırsak sağlığıyla bağışıklık sistemi arasında sıkı bir bağ vardır. Fermente ürün tüketimi; T hücre yanıtlarını destekleyerek bağışıklık sisteminin daha dengeli çalışmasına yardımcı olabilir. Özellikle influenza virüslerine karşı bağışıklık yanıtını artırabileceği gözlenmiştir.
Yoğurt ve kefir gibi ürünlerde laktozun fermantasyonla parçalanması, bu ürünlerin laktoz intoleransı olan bireylerce daha kolay sindirilmesini sağlar.
Fermente gıdalar, polifenoller gibi antioksidan bileşiklerin biyoyararlanımını artırabilir. Bu da hücre yaşlanmasını yavaşlatabilir, iltihaplanmayı azaltabilir.
Bazı mikroorganizmalar, B vitaminleri (özellikle B12, B6, folat) üretir. Bu, vegan veya vejetaryen bireylerde besin takviyesinin yerine geçemese de önemli bir katkıdır.
Her doğal olan sağlıklıdır diye bir genelleme yapmak maalesef mümkün değil. Burada da aynı durum söz konusu.
🧬 Dikkat edilmesi gereken bilimsel noktalar şunlardır:
Sağlıklı bir yetişkin için, günde 1 porsiyon yoğurt, 1 bardak kefir, haftada birkaç gün küçük miktarda turşu veya kimchi yeterli olabilir.
Tüketimde çeşitlilik ve denge esastır. Her öğünde aynı fermente gıdayı almak yerine haftalık çeşitlilik oluşturmak daha faydalı olur.
Beslenme dünyası artık daha bilinçli tüketici kitlesine hitap ediyor. Şirketler yalnızca “doğal” ya da “ev yapımı” değil, aynı zamanda laboratuvar destekli, mikrobiyota dostu, kontrollü probiyotik içeriğe sahip fermente ürünler üretme yoluna gidiyor.
Gelecekte market raflarında göreceğimiz fermente ürünlerin üzerinde belki de şu tarz ibareler olacak:
Bu, sadece bir pazarlama stratejisi değil; nutrifermentasyon biliminin bir yansımasıdır.
Fermente gıdalar binlerce yıllık bir geleneğin ürünü. Ama artık geleneksel yöntemlerin ötesine geçerek, bilimsel temellere dayanan bir yaklaşım olan nutrifermentasyon çağındayız.
Nutrifermentasyon; hem mikrobiyotayı destekleyen hem sindirimi kolaylaştıran hem de potansiyel sağlık faydaları sunan bir yaklaşım. Ancak dikkatli, bilinçli ve dengeli tüketimle bu faydaları maksimum düzeyde elde edebiliriz.
Kısacası, bir kaşık yoğurt veya bir dilim ekşi mayalı ekmek artık sadece gıda değil, bir mikrobiyal ekosistem; bir beslenme stratejisi!
Dyt. Melina Ezgi Tosun
Kaynak: Bihaber.TR & HaberGalerisi.TR köşe yazarı Melina Ezgi Tosun
Türkiye ve dünya gündemindeki sıcak gelişmeleri okuyucularına tarafsız ulaştırmayı hizmet kabul eden haber platformu.