Bir kadın için hayatın en özel, en yoğun dönemi: Gebelik… İçinde bir can büyürken, kalbin iki kişilik atarken, bedenin de seninle birlikte değişir. Bu değişimlerin çoğu doğaldır, bazısı ise dikkatle yönetilmesi gereken sağlık sorunlarına dönüşebilir. İşte bu yazının konusu tam olarak bu: Gebelikte diyabet, yani tıbbi adıyla gestasyonel diyabet.
Her şey yolunda giderken bir anda yapılan kan şekeri testi sonucu biraz yüksek çıktığında duyulan o “Şekerin sınırda çıkmış, bir de yükleme testi yaptıralım,” cümlesi… Ardından gelen 75 gram glukoz testi, beklenenin üzerinde çıkan değerler ve nihayet konulan tanı: Gebelik şekeri.
Peki bu ne demek? Neden olur? Ne gibi riskler taşır? Ve en önemlisi, bu durum kontrol altına alınabilir mi? Gelin hepsini konuşalım.
Gebelikte diyabet, gebeliğin ortalarında (genellikle 24–28. haftalar arasında) ortaya çıkan, daha önce diyabet tanısı almamış bir kadında ilk kez yüksek kan şekeri ile seyreden bir durumdur. Bu dönemde plasenta, bebeğin büyümesi için çeşitli hormonlar salgılar. Ancak bu hormonlar annenin insülin etkisini azaltabilir. Yani vücut, yediğimiz yiyeceklerdeki şekeri hücrelere taşıyamaz, kanda birikmeye başlar. İşte bu da diyabete yol açar.
Bu geçici bir diyabet formudur. Genellikle doğumdan sonra ortadan kaybolur. Ancak hem anne hem bebek için önemli riskler barındırdığı için ciddiye alınması gerekir.
Gestasyonel diyabetin kesin nedeni tam olarak bilinmese de bazı faktörler riski artırır:
Ama bazen hiçbir risk faktörü yokken bile bu tanıyla karşılaşabilirsiniz. O yüzden tüm gebelere belli haftalarda tarama yapılması önemlidir.
Türkiye’de ve dünyada yaygın olarak 75 gram glukoz tolerans testi (OGTT) ile tanı konur. Aç karnına glukoz içilir, 1. ve 2. saatlerde kan şekeri değerlerine bakılır. Eğer bu değerler belirlenen sınırların üzerindeyse gestasyonel diyabet tanısı konur.
Bu test çoğu anne adayının gözünü korkutur, “Bu kadar şeker içilir mi?” ya da “Zaten şekerli bir şey yemiyorum,” gibi tepkilerle karşılaşırız. Ancak OGTT yalnızca şekeri ölçmek değil, vücudun şekeri nasıl yönettiğini görmek için yapılan bir testtir. Ve erken tanı hayat kurtarır.
Cevap kısa: Kontrol altına alınmazsa hem anne hem bebek için ciddi riskler doğurur.
Gördüğünüz gibi, bu tablo korkutucu olabilir. Ama işin güzel yanı şu: Erken tanı ve doğru yönetimle tüm bu riskler büyük ölçüde önlenebilir.
İlk aşama: Beslenme düzenlemesi ve yaşam tarzı değişikliği.
Gebelikte diyabet teşhisi alındığında hemen ilaç ya da insüline geçilmez. Önce tıbbi beslenme tedavisi uygulanır. Bu süreçte bir diyetisyenle çalışmak çok değerlidir. Amaç hem annenin yeterli enerji ve besin almasını sağlamak hem de kan şekerini dengede tutmaktır.
Beslenme düzeni kişiye özel olmalı ve bir diyetisyen eşliğinde planlanmalıdır.
Günde 20–30 dakikalık tempolu yürüyüş gibi hafif egzersizler, insülin duyarlılığını artırır ve kan şekeri kontrolünü iyileştirir. Elbette doktor onayı şarttır.
Beslenme ve aktiviteyle yeterli glisemik kontrol sağlanamazsa, insülin tedavisine geçilir. Oral antidiyabetik ilaçlar, gebelikte sınırlı kullanıldığından genellikle tercih edilmez. En güvenilir tedavi insülindir.
Gestasyonel diyabet tanısı alan gebeler daha sık izlenir:
Anne adayı bu süreçte kendi kan şekerini düzenli ölçmeyi öğrenmeli, kaydetmeli ve doktoruyla paylaşmalıdır. Eğitim bu süreçte çok önemli. Anlamak, öğrenmek, uygulamak… Çünkü annenin bu çabası yalnızca kendisi için değil, bebeği için de en sağlıklı geleceği inşa eder.
Eğer kan şekeri kontrolü iyiyse, doğum zamanlaması genellikle 38–40 hafta arasında olur. Ama bebek iri ise, suyu azalırsa ya da annenin tansiyonu yükselirse doğum daha erken planlanabilir.
Sezaryen ihtimali, iri bebek nedeniyle artabilir. Ancak bu her zaman gerekli değildir. Şeker kontrolü iyiyse ve diğer şartlar uygunsa, normal doğum da mümkündür.
Doğumdan sonra genellikle kan şekeri normale döner. Ancak bu annelerin yaklaşık %50’si ilerleyen yıllarda tip 2 diyabet riski taşır. Bu nedenle:
Unutmayın: Gebelikte diyabet geçici olabilir ama iyi yönetilmediğinde kalıcı izler bırakabilir.
İyi haber: Emzirme, hem anne hem bebek için oldukça faydalıdır. Anne emzirdikçe vücudu kalori harcar, bu da kan şekeri kontrolüne katkı sağlar. Aynı zamanda bebek için de diyabet riskini azaltır.
Gestasyonel diyabet tanısı alan annelerin, doğum sonrası dönemde de sağlıklı beslenmeye devam etmeleri, ideal kilolarına dönmeleri ve fiziksel aktiviteyi hayatlarına katmaları önerilir.
Gebelikte diyabet, adını duyduğunuzda gözünüzü korkutabilir. Ama bu bir son değil. Tam tersine, daha bilinçli, daha planlı bir gebelik süreci için bir başlangıçtır.
Anne olmak demek sadece doğurmak değil, daha doğmadan bebeğinizin hayatına yön vermek demek. Ve bu yolda, aldığınız her sağlıklı kararın karşılığı size gülümseyen bir çift göz olarak döner.
O yüzden eğer böyle bir tanı aldıysanız panik yapmayın. Kendinizi suçlamayın. Ne siz yanlış beslendiniz diye oldu ne de vücudunuz yetersiz kaldı. Bu sadece hormonların yarattığı geçici bir dengesizlik. Doğru adımlar atılırsa bebeğiniz sağlıklı, siz huzurlu bir şekilde bu süreci tamamlayabilirsiniz.
Dyt. Melina Ezgi Tosun
Kaynak: bihaber.tr köşe yazarı Melina Ezgi Tosun
Türkiye ve dünya gündemindeki sıcak gelişmeleri okuyucularına tarafsız ulaştırmayı hizmet kabul eden haber platformu.